Puslu havalarda Robin Hood pelerinini giyenler bulutlar dağıldığında çakal olarak çıkar karşımıza…
İlk’i 1972 yılında çekilen ve suç şebekelerinin cirit attığı mafya dünyasını romantik bir dille anlatan «BABA» filmini şüphesiz hepimiz seyretmişizdir.Tüm kirli işlerin döndüğü, haksız kazançların elde edildiği, bu uğurda binlerce, onbinlerce cana kıyıldığı bu karanlık dünyayı filmleştiren Francis Ford Coppola ile Mario Puzo ikilisinin muhteşem senaryosu, Nino Rota’nın efsane müzikleriyle taçlandırmış ve tüm dünyada büyük bir beğeni toplamıştı. Zaman-mekan olmayan «The Godfather» serisinin 3 filmi de hâlâ aynı oranda izleniyor.Peki bu filmi kültleştirip nesilden nesille sevdiren özelliği neydi ? Muhteşem kurgu ve müziği dışında şüphesiz filmin ağır babası Don Corleone’ye biçilen kişilikti. İş dünyasında acımasız ama halk arasında yardımsever bir mafya babası.Yoksula, yaşlıya bakan, zayıfa kol kanat geren, yoksul eve aş sağlayan, işsiz gence iş sağlayan, koca yürekli bir Cosa Nostra reisi. Karanlık dünyaya Robin Hood’un yüklenmesiyle kaşımıza çıkarılan Vito Corleone hepimizin mafya ile ilgili duygularında derin etkilemişe neden oldu.«The Godfather» serisinine konu edilen yardımsever «baba mafyası» aslında 1900’lü yılların başlarından itibaren Amerika Birleşik Devletlerinde etkili olan Sicilya mafya’sının bir özelliği. Bu özelliğe birazda «sokak siyaseti» de denilebilir.Mafya tarihinin en ünlü isimlerinden Al Caponne, 1929 ekonomik krizi yüzünden perişan olan halka durmadan yardımlar dağıtmış, ancak arka planda tüm gayri meşru işlerini yürütmüş. Yardımı alan insanlar Al Caponne’nin yaptığı uyuşturucu, alkol trafiği gibi suçlarını görmezlikten gelmiş, çoğu zaman suç şebekesine lojistik destek sağlamıştı.Bir yandan saldığı korkuyla herkesi sindirir, diğer taraftan mazlumun, yoksulun yanındaymış gibi halk nezdinde kendine bir rol biçen mafya teşkilatları, Covid-19 salgınıyla uğraştığımız şu günlerde yeniden sahne aldı.Salgının kasıp kavurduğu İtalya’da ön plana çıkan mafya örgütleri özellikle Napoli bölgesinde kimsesiz, yoksul, zor durumda olan insanların yardımına koştu. Suç şebekeleri ve mafya örgütleri alanlarında uzman gazeteci Roberto Saviano’nun yaptığı araştırmada, bölgede kol gezen mafya örgütleri şu günlerde darda olan tüm insanların yardımına koştuğunu, gıda ve ekonomik yardımlarla halkın gönlünü fethetmeye çalıştığına dikkat çekildi.Bu yardımları insani yardım dernekleri aracılığıyla yapan mafya örgütlenmelerinin asıl hedefinin ne olduğu bu araştırmada gün yüzüne çıkıyor. Asıl amaç halka yardım etmek değil, asıl amaç Avrupa Birliği’nden gelecek mali yardımlara çökmek. Brüksel’den gelecek ve sivil toplum kuruluşları aracılığıyla ihtiyaç sahiplerine dağıtılacak mali yardımların istikametini değiştirmek için harekete geçen Napoli mafya’sına karşı yargı ve polis harekete geçerken, çoğu aksiyonların legal kurumlar üzerinde tertiplenmesi, suç örgütlerinin gelecek yardımları alacağı yönünde işaretler veriyor.Salgından etkilenen başka bir ülke olan Meksika’da da mafya örgütleri aynı eylemlerle sokağa çıktı. 2016 yılından beri Meksika’da cezaevinde bulunan modern baba EL CHAPO lakaplı Joaquin Guzman’nın suç örgütü şu günlerde tüm ülkede yardım dağıtmaya başladı. Guzman’nın kızı Alejandrina Guzman tarafından organize edilen yardım kampanyalarında kullanılan tüm ambalajların üzerinde El Chapo’nun fotoğrafı ve adına kurulmuş web sitesinin adresi bulunuyor. Salgını kullanarak düşkünlere, yoksullara kol kanat geriyormuş gibi görünen El Chapo örgütlenmesinin asıl hedefi kamuoyunda gerekli desteği alıp, şebekenin liderinin cezaevinden af yoluyla çıkarılmasını sağlamak.Kara gün dostu gibi görünüp, karanlık sokaklarda saman altında su yürüten mafya şebekelerinin yeniden aktif hale geldiği bu günlerde, Al Capone, Don Corleone yöntemiyle hareket eden bu örgütler büründükleri yardımsever rolleri sayesinde, hem halkın sempatisini kazanıyor hem de geleceğe yatırım yapıyor.İtalya ve Meksika’yı etkisi altına alan, devlet otoritesine başkaldıran bu örgütlerdeki hareketlilik, salgından dolayı oluşacak sosyal buhranlarda yeniden eski gücüne kavuşma ihtimalinden çekiniliyor.Salgından korunmak için kullanılan maske, eldiven, hijyenik ürünler ile medikal araç ve gereçlerin ticaretine el atan uluslararası suç örgütlerinin, olası bir kıtlık karşısında gıdasal ürünlere de al atacaklarından korkuluyor. Salgını önlemek için tüm imkanlarını seferber eden devletlerin oluşturduğu boşluktan yararlanan mafya yapılanmalarının önüne geçilmemesi durumunda, yasadışı suçlarda patlama yaşanacağından endişelenirken;« ya devlet başa, ya kuzgun leşe » diyoruz…
Kazım Akar – Paris – 23/04/2020
Bizi Sosyal Medya üzerinde takip edebilirsiniz